29 Ağustos 2016 Pazartesi

Alaçatı ve Huzur




























Hayatınızda işlerinize sürekli burnunu sokanlar, küçücük beyinleriyle sizi yönetmek isteyenler olabilir. O ne dedi bu ne dediler,  canınızı sıkanlar, küçük hesaplar peşinde olanlar, sizi de bu hesapları yapıyormuş gibi suçlayanlar, hakkınızda peşin hüküm verenler, birileriyle karşılaştıranlar... Tanıdık geldi değil mi? Bu liste uzar gider. Zamanla bunlara kafanızı yormamayı öğreniyorsunuz. En iyi yöntemlerden biri de sanırım o kişileri yok saymak. Evet evet hiç yoklarmış gibi davranmak. Franz Kafka'nın dediği gibi "Huzur mu istiyorsun? Az eşya az insan". Başka yöntemler de var tabi. Aslında herkesin huzurunu elde etmesi kendi elinde.  Benim yöntemlerinden biri de güzel yerlerin fotoğraflarını çekmek. Alaçatı da huzur barındıran yerler arasında. Size de huzur vermesi dileğiyle hoşçakalın.

27 Haziran 2016 Pazartesi

Bu Yazın Kırlentleri

 








Denizci temalı kumaşlara bayılıyorum. Kemaraltı'nda, son zamanlarda favorim oldu, buldum bu parça kumaşları. Kesip diktim, arkalarına da ikişer çıt çıt işte hazır. Bir saatimi bile almadı. Avm gezme süresinden daha kısa sürede halloldu. Üstelik parça kumaş sadece 2,5 TL. Birşeyleri üretmenin mutluluğu ise paha biçilemez. 
Sevgiler.

23 Haziran 2016 Perşembe

Yeniden Başlasın...

                                       




















İzmir/Kaynaklar Köyü- Nisan, 2016


Uzun bir aradan sonra yeniden burada olmak çok güzel. Özlemişim bloğumu.


28 Aralık 2014 Pazar

Bıttım

Batman'da yaşamasam duyarmıydım ismini, görürmüydüm kendisini bilmiyorum ama bu yaşıma kadar duymadığıma göre  biraz zor gibi. Belki de bilen çoktur amma velakin ben ilk defa karşılaştım  bir baharatçıda. Böyle fındığı andıran bişey (fotoğraf çekemediğim için üzgünüm). Biri genç diğeri orta yaşlı satış elemanları ile aramdaki diyalog şöyle:

Ben: Bu bıttım da nedir?
Genç: Bu bıttım, böyle kırıp yenir. Sağlığa da faydalıdır.
Ben: Aaaaa, öyle mi, nedir faydası?
Genç: Çekirdek, kem, küm,... (Orta yaşlı beye dönerek) ne işe yarıyordu Mahmut ağabey?
Orta yaşlı bey: Çekirdek işte oğlum. (Bana dönerek) çekirdektir, dişinize güveniyorsanız kırıp yiyebilirsiniz.

Ne mümkün. Bıttım yerine dişimi kırıyordum neredeyse. Neye faydalı olduğunu da kimse bilmiyor anlaşılan.

Efendim bıttım, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yetişen bir meyve olup, Siirt fıstığının aşılanmamış hali imiş. Daha bilinen adıyla menengiç. Bıttımdan sabun da elde ediliyor. Özellikle saç dökülmesi ve saç derisi problemlerine doğal çözüm olarak biliniyor. Daha çok bilgi isteyenler bıttım diye aratıverin. Bir de menengiç(bıttım) kahvesi var ki onu da başka bir yazıda anlatırım. Hoşçakalın.

26 Ekim 2014 Pazar

Bir yaşıma daha girdim

Biliyorum uzak kaldım, uğrayamadım buralara. Geçen yazımda iş için şehir değiştirdiğimi yazmıştım. Bu şehre gelişimin şerefine yapılan kutlamaların sarhoşluğunu yeni yeni atıyorum, kendime geliyorum. Ama ne kutlamaydı. Ne cam çerçeve kaldı, ne de yanmadık bir yer.  Uzun süre hafızamdan silinmeyecek. Belki ileride bir kitabın sayfalarında yer alır, kim bilir. Neyse gelelim başlığa. Ben bugün karpuz çekirdeği ile kavun çekirdeğinin kavrulup kuru yemiş gibi yendiğini öğrendim. Yani bir yaşıma daha girdim. Karpuz çekirdeğini henüz denemedim ama kavun çekirdeğini yedim. Beğendin mi diye sorarsanız bir İzmir'li olarak bizim çiğdemi tercih ederim doğrusu. Ama bu şehrin sakinleri bayılıyor anladığım kadarıyla. Bakalım daha neler göreceğim  ömrümün anlarının aynasında. Duydukça, yaşadıkça sizi de haberdar ederim, kalın sağlıcakla.

23 Eylül 2014 Salı

Hayat...

      Buraları epeydir boşladım ama çok geçerli sebeplerim var. Durağan bir hal almış hayatım son bir aydır inanılmaz hareketlendi. Önce ev almamız ve taşınmamız sonra da iş bulmam ve iş için şehir değiştiriyor olmam... Hayat işte. Yoğunluktan evimden tek bir kare fotoğrafı bile burada yayınlayamıyorum, üzgünüm.  Bulduğum ilk fırsatta bununla ilgili bir post hazırlayacağım. Bu yazıyı yeni hayatıma doğru yolculukta yazıyorum. Herkese sevgiler.

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Değişik Bir Kısır

Dün akşam yemeği için şöyle hafif, bir o kadar da farklı bir şeyler ararken bir sitede domatesli ve patlıcanlı bulgur salatası tarifine rastladım. Malzemelere baktım içinde bulgur, sirke, domates ve kızartılmış patlıcan dilimleri var. Sirke ve bulgur... Pek aklım kesmedi ama yemeğe not verenler 'good' olarak değerlendirmişler. Şimdi ben kanıtlamadan bu salatanın güzel olduğuna inanmam. Mesleki deformasyon, elde değil :)) Dolayısıyla kolları sıvadım, kendi yorumumu da katarak, salatayı yaptım. 


 






  Biz beğendik. Siz de yaz akşamlarında hafif bir yemek peşindeyseniz iyi bir alternatif. Buyrun tarif: 


Malzemeler:

1 su bardağı pilavlık bulgur
1 büyük boy domates
1 orta boy patlıcan
1 küçük soğan
1 yemek kaşığı elma sirkesi
1/2 çay kaşığı kekik
yarım demet reyhan
tuz, karabiber (miktarı isteğe bağlı)
5 yemek kaşığı sızma zeytin yağı

Yapılışı:

Bulguru yıkadıktan sonra bir buçuk su bardağı kaynayan suya ilave edip suyunu çekene kadar kısık ateşte, tencerenin kapağı kapalı olarak pişirin ve ocaktan alıp dinlenmeye bırakın. Diğer yandan ince dilimlenmiş patlıcanları iki yemek kaşığı zeytin yağında kızartın. Bulguru geniş bir kaseye alın.  Sirke, üç yemek kaşığı zeytin yağı, kekik, tuz, karabiberi ekleyin ve karıştırın. Daha sonra ince doğranmış soğanı, domatesi ekleyin ve karıştırın. Patlıcan ve doğranmış reyhan yaprakları ile servis edin.

Afiyet olsun:)